Frankfurt Okulu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor.
Frankfurt Okulu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor.

Modern Sosyoloji Tarihi Kısa Notlar

FELSEFE Ders Notları 2
Modern Sosyoloji Tarihi
Kısa Notlar

İşlevselcilik: Toplumsal düzenin nasıl kurulduğu ve sürdürüldüğünü ortaya koymaya çalışır. Anlamlar ya da yorumlardan çok, toplumsal yapıyla ilgilenir. İşlevselcilik, yapısalcı sosyoloji geleneği içerisinde yer alır. Ayrıca işlevselcilik kökleri pozitivist geleneğe uzanan makro ölçekli bir yaklaşımdır.

Sosyolojide işlevci yaklaşımın ilk temsilcileri Comte, Spencer ve Durkheim’dir.

Sosyal sistemlerin ahlaki varlıklar olduğunu ilk kez vurgulayan Durkheim’dir.

Yöntemli Şüphecilik: Gerçek dünyada hiçbir şeyin bilimsel incelemenin konusu dışında kalamayacağı düşüncesidir.

Merton'un, anomi durumunda bireyler açısından beş adaptasyon tipi:
  • Uyum sağlama
  • Yenilik getirme
  • Kuralcılık
  • Vazgeçme
  • Başkaldırma
Merton’ın işlevsel analizde eleştirdiği varsayımlar: 
  • Toplumun işlevsel birliği, 
  • Evrensel işlevselcilik 
  • İşlevsel zorunluluk 
Standartlaşmış toplumsal ve kültürel biçimlerin ve yapıların tamamının olumlu işlevleri olduğu varsayımına evrensel işlevselcilik denir.

Mills’e göre iktidar seçkinleri: Büyük şirketler, Ordu ve Federal Hükümet.

Mills’in eserleri: 
  • Beyaz Yakalılar: Amerikan Orta Sınıfları 
  • Karakter ve Toplumsal Yapı
  • İktidar Seçkinleri 
  • Sosyolojik İmgelem 
  • Toplumbilimsel Düşün 
  • Dinle Yankee: Küba’da Devrim 
  • Marksistler
Dahrendorf’a göre postkapitalist toplumda çatışmanın temeli otoritedir. 

Dahrendorf, Coser, Lockwood, Aron adlı düşünürlerin çalışmaları, çatışma teorisi adı altında değerlendirilmektedir.

Sembolik etkileşimciliğin temel varsayımları: 
  • Semboller, toplumsal süreçlerde ortaya çıkar ve paylaşılır. 
  • Benlik, toplumsal bir kurgudur. 
  • "Sempatetik içe bakış" sorgulamanın zorunlu bir biçimidir. 
  • Semboller, insan davranışını etkilemesi bakımından önemlidir.
Sembolik etkileşimciliğin kurucusu George Herbert Mead’dir.

Sempatetik içe bakış sorgulamanın zorunlu bir biçimidir. Araştırmacının, toplumsal aktörün özneler dünyasına girmesi ve kendini onun yerine koyarak bakması gerektiği varsayımıdır.
 
Weber, sosyolojik çözümlemenin odağına toplumsal eylem kavramını yerleştirmektedir.
 
Fenomenoloji: Fenomenleri deneyimleyen insanların zihinsel süreçlerine odaklanan Fenomenoloji, bir felsefi ekol olarak Edmund Husserl tarafından geliştirildikten sonra Alfred Schutz tarafından sosyolojik bir yaklaşım haline getirilmiştir. Fenomenoloji ile sosyoloji arasındaki köprüyü kuran kişi Husserl’in öğrencisi olan Alfred Schutz’dur. (1889-1959)
 
Fenomenolojide sağduyu ve deneyime dayalı bilgileri bir kenara atma sürecine paranteze alma, fenomenolojik indirgeme veya epoche denmektedir. 
 
Fenomenoloji, bireylerin eylemlerinin amaçsal eylemler olduğunu, dış koşullar tarafından belirlenmediğini savunarak pozitivist sosyolojinin hem birey ve toplum anlayışına hem de yönetimine tümden karşı çıkar.

Fenomenologlar bir yandan toplumsal dünyayı nesnel bir şekilde çalışabilmek için kendini toplumsal dünyadan geri çekmelidir. Dünyayı diğer insanların gördüğü şekliyle görüp anlamlandırabilmek için bilincini, anlayışını, hatta sezgilerini kullanmak zorundadır. Fenomenolojik indirgeme yöntemini kullanmaları gerekmektedir. İnsanların kendi dünyalarında ne gördüklerini, nasıl davrandıklarını, neler hissettiklerini merak etmelidir. İnsanların bütün duygu algıları, güdüleri ve hayal güçleri fenomenologların ilgi alanına girer.
 
Bir toplumsal örgüt ya da bir toplumsal ilişki gibi belli bir olgunun özünü görmek, keşfetmek ve bu olguya ilişkin bu tip soyut tipleştirmeler geliştirmek şeklinde gerçekleşen analize Husserl, eidetic analizi adını vermektedir. 
 
Etnometodoloji Alfred Scuhutz’un ve Talcott Parsons’ın çalışmalarına dayanılarak Harold Garfinkel tarafından geliştirilmiştir.

Etnometodoloji betimleme yapmaktan öteye gidememekle ve büyük teoriler geliştirememekle dar bir çevreye hitap etmekle ve sosyoloji tarafından kabul görmeye çalışmamakla eleştirilmiştir.
 
Etnometodoloji çok küçük toplumsal süreçlerle ilgilenmekle, "önemsiz" görünen konulara odaklanmakla eleştirilmiş, buna karşılık etnometodologlar bu eleştirilerin önyargılı olduğunu ve "güç" ya da "tabakalaşma" gibi olguların da gündelik yaşamdaki etkinliklerde üretildiğini ileri sürerek kendilerini savunmuşlardır. 
 
Etnometodoloji, yaşamı sadece bireysel gündelik yaşam etkinliklerinden oluşan bir şekilde ele almakla, savaş ya da işsizlik gibi dış etkenleri, yani toplumda gücün dağılımıyla ilişkili olan olguları dikkate almamakla ve eğer bireyler bazı olay ve olguların farkında değillerse bunlardan etkilenmeyeceklerini varsaymakla eleştirilmiştir. 
 
Etnometodologlar, bir yandan kendi iddialarına göre üyelerin yöntemlerini incelerken, diğer yandan aynı yöntemleri kullanmakla eleştirilmiş; bu eleştirilere yanıt olarak ise belirli bir empirik ortama genelleştirilmiş yöntemsel yönergeler uygulamanın tehlikeli olacağını belirtmişlerdir.